|
|
 |
Evet birde yazarlar nediyor onalrı dinleyelim peki hanagi yAZAR
SEDAT TUNTeyze Kızı,Faruk Özak ve Yattara orda burda!
Hayat dediğimiz, sonu olan bir şey. Neresinden bakılırsa bakılsın, aslında hepimiz sinema perdelerine ya da tuallere akisleri düşmüş gölgeleriz. Bir zaman sonra bizler de saramış fotoğraflar ve uzanıldığında tutulamayan gölgelere dönüşeceğiz, maalesef..
Daha düne kadar, Zavzaga’ya, köyümüze, ruh ve hayat veren “Muhtar Tahsin” bugün koca bir hayatı hiçleştirip yok olmuşsa, geride kalan ne varsa sevip sayıp, sarıp sarmalamaktan başka ne yapabilir ki insan. Ve bu yürek; Kuzey Gündüz hayata “ben de varım” dediğinde bir şarjör kurşunu sevincin işaret fişekleri olarak gökyüzüne ektiyse, acı elbet daha fazla hissedilir. Hasılı İnsana dair her halden, az çok anlarız, hayat anlatır..
Son Fenerbahçe – Trabzon maçının bitiş düdüğüyle birlikte ekranlara bir görüntü düştü. Maçı asgari 16 kamera ile izleyen Lig Tvnin yayın sorumlusu, ana kumandaya düşen 16 ayrı kamera görüntüsünden birini seçerek yayına verdi. Bu görüntüde, Fenerbahçeli dünya yıldızı Roberto Carlos’un yanındaki bordo mavili bir oyuncunun, “ricada ısrarcı” bir yüz ifadesiyle Carlos’dan formasını istediğini, Brezilyalının da “valla başka birine söz verdim” anlamı çıkarılan özrünü izledik . İki üç yıldır kendi kimliğinden uzaklaşan, saha içi performansı ve dizilişiyle büyüklüğünü inkar eden, aldığı kısır galibiyetlerde bile taraftarını mutlu etmeyen Trabzonspor, yeniden gerçek kimliğine bürünmüş ve Saraçoğlu’nda “Karadeniz Fırtınası”nı estirmiş, ama biraz şanssızlık çokça da hakem yorumu farkıyla hak ettiği galibiyeti alamadan 90 dakikayı bitirmişti, henüz.. Tüm Trabzonsporluların istediği özlediği takım, nihayet ligin son haftasında Fenerbahçe Stadı’nda ortaya çıkmış ve “diriliş”in işaret fişeği çakılmıştı. Evet takım mağlup olmuştu ama yüzler gülüyordu..İşte ekrana bu söz konusu görüntü düşene kadar, en azından benim için, durum böyleydi..
Forması istenen Roberto Carlos’tu, dünya yıldızı..İsteyen de Tayfun Cora, Trabzonspor alt yapısından yetişmiş “öz kaynak ürünü” futbolcu..
Eleştirilerden, haliyle, büyük rahatsızlık duyan Tayfun Cora, kulübün resmi internet sitesi üzerinden yaptığı açıklamada, Trabzonsporluluğunu asla tartışmayacağını, formayı teyze kızının ricası üzerine istediğini ifade etmiş. Meşhur vali öyküsü sizin aklınıza da geldi mi?? Neyse, darb-ı mesele kapılmayalım şimdi..
Tayfun Cora’nın kuzeninin hangi takımı tuttuğunu bilmiyoruz, ama ihtimal ki Trabzonludur. Büyük ihtimalle de Trabzonsporludur ve bu varsayımdan yola çıkarak şunu sormak istiyorum. Acaba Cora’nın kuzeni, kendisinden Yattara veya bir başka Trabzonsporlu arkadaşının formasını da istedi mi? Yattara diyorum, zira teyze kızımızın formasını istediği Roberto Carlos, karizmayı çizdirmemek için ilk başarısız deneyiminin ardından Yattara’dan hep uzak durdu, malum. Ve taraflı tarafsız tüm futbol kamuoyu, Yattara’yı hayranlıkla izledi. Bu işin bir boyutu.
Bir başka boyuttan bakarsak;
Tayfun Cora henüz hayata merhaba dememişken de Trabzon “Şehir” Stadı’ndan onlarca dünya yıldızı geldi geçti. Ben Keegan diyeyim siz Altobelli; ben Koeman diyeyim, siz Bakero, saymakla bitmez, ki benim yıldızım Rus Blokhin olmuştur ekleyelim, onlarca yıldızın krampon izleri düştü Trabzon’a..
Hiçbir Trabzonsporlu futbolcunun aklına rakip “yıldızlardan” birinin formasının peşine düşmek gelmedi Tayfun Cora. Biyoruz ki, bordo mavili formayı emanet ettiğimiz tüm futbolcularımızın da, tıpkı senin gibi, teyze kızları, hala uşakları, dayı oğulları vardı. Ama onlarda, şimdi eksikliğini çokça hissettiğimiz bir şey daha vardı: Forma ve şehir aşkı…
Sanılmasın ki; eleştirilerim Tayfun Cora ve teyze kızınadır. Ortada sanıldığından ya da algılanabilenden çok daha derin bir sorun var.
Cem isimli “Trabzonsuz” bir oyuncumuz bir rakibinden forma istedi diye kıyamet kopmuştu, oysa bu bir yönüyle anlaşılabilir bir şeydi, Cem ne Trabzon’u bilirdi ne de Trabzonsporluluğu, onun işi para kazanmaktı, kazandı gitti.
Ama Tayfun Cora, Türk futboluna “kaybedenler adına” nasırlı elleriyle müdahil olup, kurulu düzeni yerle yeksan edenlerin takımında , yuvada, yetişmişti madem!? Nasıl açılayacağız bu fotoğrafı??
Tayfun Cora’yı yetiştirenlerin, bu fotoğrafın oluşmasında hiç mi payı yok?
Trabzonspor’u kendi değerlerinden uzaklaştırıp, İstanbul taklitçiliği çukuruna sokanların hiç payı yok mu?
Bu kirlilik, Tayfun Cora ile mi başladı? Takım sevgisi ibreleri, bedava bilet sayısıyla özdeş beslemelerinin hiç mi katkısı yok bu fotoğrafta?
Trabzonspor’u “idare” etmeyi, siyasi ve ticari ikbal kapısı olarak görmeyi, hasbelkader de olsa bir dönem yapılmış “Trabzonspor yöneticisi” etiketini yıllar sonra bile kartvizitine ekleme köylülüğüne saplananların hiç mi günahı yok?
Tayfun kardeşimi tanımam etmem. Teyzesinin kızını da keza.. Dünyalar tatlısı Leman teyzemin kızları kadar kardeşimdir sonuçta. Ortada bir suç varsa ne Tayfun’dur bunun sebebi ne de teyze kızımız.
Sorun çok daha “derin tepelerde”
FARUK ÖZAK "ARAZİ KIYAĞINA" NE DİYOR?
Trabzonspor'un Akyazı projesi için " yasalara aykırıdır, hayal mahsülüdür" mealinde görüş belirten ve açıklamaları yaygın medya kanalıya kamuya malolan Bayındırlık Bakanımız sayın Faruk Özak'a önceki bir yazımızda "yanıtını arayan sorular" yöneltmiştik, malum. Cevap alamayacağımızı biliyorduk, zira yaptığımız bir retorikti aslında. Şimdi somut bir maddemiz daha oldu; İstanbul Ataşehir'deki çok değerli bir arazinin Fenerbahçe'ye "tahsisi".
Merak ediyorum, sayın Özak bu konu hakkında bir görüş beyan edecek mi..
"YATTARA FENERİ İSTİYOR"
Trabzon Lisesi yıllarımdan çok hergele bir arkadaşım, mini mini Fransızca hocamıza yapılamayan ödevler için sık sık yalanlar uydurur, hocamız da "bu kadar yalanı nasıl böyle yüzün kızarmadan ve rahatça söylüyorsun evladım" diye azarlardı. Yine böyle bir diyalog sonrası Farozlu Metin şöyle demişti hocamıza; "Hocam ben yalana o kadar alıştım ki şimdi doğruyu söylesem yüzüm kızarıyor"
Yattara'yı manşetten Fenere (olmadı Galatasaray'a, o da olmadı Beşiktaş'a, o da olmazsa Yeşildirek, Vefa, Karagümrük vb- gazete öyle yazıyor)
"satan" Fotomaç'ın, Farozlu Metin kardeşimden farkı şu; Metin ev ödevinden "yırtmanın" peşindeydi, Fotomaç neyi yırtacak? Ar damarı çatladı desek, boş, o damardan hiç haberleri yok zahir. Fatih Tekke'yi 5 yıldır hergün transfer ettiler! ama hala bu yalanları okuyan alıklar buluyorlar demek ki.
Hayatı İstanbul'dan yorumluyor olmanın en önemli göstergelerinden biri, her fırsatta, kendince, Taşra'yı küçümsemek ise; bilinmeli ki taşralılık ahlaksızlıktan ve okuru "salak" yerine koymaktan, kuşkusuz, evladır.
ALI |
|
 |
|
|
|

ÜSTTEKİ
|
|
site 2008'in ocak ayının 1. gününde kurulmuştur |
|
bu sitede video herzaman değişen spor haberleri vardır |
|
site sahibinin adı alper mutludur. |
|
|
|
 |
|
|
|
|